Uyku Apnesi

Uyku Apnesi

Uyku sırasında solunumun durması ile karakterize uyku apnesi, hastaların hayat kalitesini düşüren ve aynı zamanda hastalar için hayati risk barındıran bir uyku bozukluğudur. Uyku esnasında üst hava yollarının tıkanmasına bağlı olarak kişi nefes alamaz ve solunum yeniden başladığında bir anda ortaya çıkan gürültülü horlamalar oluşur. Gürültülü horlamalar kişinin nefes almaya başladığını ancak hava yollarının sağlıklı bir solunum için yeterli genişliğe sahip olmadığının göstergesidir. Uyku apnesi sendromu yaşayan hastaların gece boyunca yüzlerce kez solunumu kesilebilir, dolayısıyla kişinin uyku boyunca vücudu yeterince oksijen alamaz. Kişinin uyku kalitesini ve sağlığını doğrudan etkileyen uyku apnesi sendromu kişide kronik yorgunluğa, konsantrasyon bozukluğuna, baş ağrısına, kalp yetmezliğine, kalp krizine, felce ve diğer sistemik hastalıkların oluşmasına neden olabilir.

 

Uyku Apnesi Belirtileri

Yüksek sesli kronik horlamalar uyku apnesinin en spesifik semptomudur. Ancak farklı belirtiler de uyku apnesine işaret edebilir. Uyku apnesinin en sık görülen belirtileri şu şekilde sıralanabilir:

  • Gün içi aşırı uykulu olma hali
  • Sabahları ağız kuruluğu
  • Gün boyu halsizlik
  • Uykusuzluk
  • Sabahları şiddetlenen baş ağrıları
  • Geceleri sık sık uyanma
  • Konsantrasyon bozukluğu, dikkat eksikliği
  • Tanıklı apne (hastaların yanında uyuyan kişilerin hastalar uyku halindeyken hastaların solunumlarının durduğunu söylemesi)

 

Uyku apnesi sendromu olan hastalar gün içerisinde halsiz ve yorgun olurlar. Geceleri uykularını alamadıkları için bu gruptaki hastalarda dikkatsizlik görülür. Özellikle trafiğe çıkan ve uyku apnesi sendromu olan hastaların kazalara karışma ihtimalleri artar. Elde edilen veriler de uyku apnesi hastalığı olanların trafik kaza yapma sıklıklarının arttığını gösterir.

 

Uyku Apnesi Neden Olur?

Uyku apnesi sendromu birçok faktör neticesinde ortaya çıkabilir. Üst hava yollarında tıkanıklık, fazla kilolu olmak, tiroit fonksiyon bozuklukları, solunum baskılayan ilaçlar, çene yapısındaki anatomik bozukluklar, boyun çevresinin geniş olması, alkol ve sigara kullanımı, ilerleyen yaş, genetik yatkınlık ve hatta ırksal özellikler uyku apnesi oluşum riskini arttırabilir.

 

Uyku Apnesi Tedavi Edilmezse Ne Olur?

Uyku apnesi ani ölümlerle sonuçlanabilen ciddi ve kronik bir uyku bozukluğudur. Tedavi edilmediği takdirde hastalarda yüksek tansiyon, felç, kalp yetmezliği, kalp krizi, aritmi, diyabet, depresyon, bağ ağrıları, uykusuzluğa bağlı konsantrasyon bozukluğu ve cinsel isteksizlik gibi sağlık sorunlarına neden olabilir.

 

Uyku apnesi sendromu olan hastaların gece boyunca uykularında solunumları durur. Düzenli olarak devam etmesi gereken solunuma ara verilir ve dolayısıyla kandaki oksijen miktarı azalır.

 

Uyku Apnesi Teşhisi

Uyku apnesi şikayetleri yaşayan ya da yüksek sesli horladığına dair yakınları tarafından uyarılan hastaların zaman kaybetmeden uzmanlara başvurması gerekir. Bahsettiğim yakınmalarla başvuran hastaların tıbbi öyküleri dinlenir, genel sağlık durumları ve şikayetleri değerlendirilir. Gerekli görüldüğünde hastalara bir ya da iki gece boyunca uyku testi yani “polisomnografi” yapılması gerekebilir. Polisomnografi sırasında hastaların kalp ritimleri, kas aktiviteleri, beyin dalgaları, göz hareketleri, oksijen satürasyonları, solunumları ve bazı vücut hareketleri vücuda yerleştirilen elektrotlar ve alıcılar ile kaydedilir. Bu test ile hastaların uyku evreleri tanınabilir ve uyku bozuklukları tanısı konulabilir. Uyku testi aynı zamanda obstrüktif uyku apnesi sendromu (OSAS) teşhis edilen hastaların rahatsızlıklarının hafif, orta ve ağır olarak sınıflandırılmasını da sağlar.

 

Uyku Apnesi Tedavisi

Uyku apnesi tedavisi uyku apnesine neden olan temel faktörler ve hastalığın evresi doğrultusunda şekillendirilir. Kişinin hastalık evresi, uyku esnasında nefesi saatte 5-15 kez duruyorsa “hafif OSAS”; 15 – 30 kez duruyorsa “orta OSAS” ve 30 kereden fazla duruyorsa “ağır OSAS” olarak belirlenir. Kişinin uyku esnasında hava yollarının tıkanmasına neden olan temel faktör fazla kilo ise kişinin kilo vermesi, alkol ve uyku ilaçları ise bunlardan kaçınması, sigara kullananların sigarayı bırakması ya da burun tıkanıklığına neden olan anatomik anomalilerin tedavisi gibi seçenekler değerlendirilebilir.

Uyku apnesi tedavisi obstrüktif uyku apnesi sendromunun şiddetine ve hastanın genel sağlık durumuna göre planlanır. Yaşam tarzı değişiklikleri, ağız içi aparatlar, cerrahi tedaviler ve CPAP tedavisi ile hastanın sağlık sorunları iyileştirilmeye çalışılır.

 

CPAP Tedavisi Nedir?

Continuous Positive Airway Pressure Türkçesiyle Devamlı Pozitif Hava Yolu Basıncı tedavisi uyku apnesi hastalarının uyku sırasında bir maske takmasını gerektirir. CPAP cihazından çıkan basınçlı hava solunum yolunun açılmasını, solunum kalitesinin artmasını ve gece boyunca nefesin durmasının engellenmesini sağlayarak kişinin sağlığının iyileştirilmesine yardımcı olur. CPAP tedavisi birçok hasta için rahatsızlık verici olarak nitelendirilse de bu tedavi yöntemini deneyen hastaların yaklaşık %70’i CPAP tedavisine devam eder. Oldukça etkili bir tedavi yöntemi olması devamlı pozitif hava yolu basıncı tedavisinin tercih sıklığını arttırır.

CPAP maskesi doğru kullanıldığında hastaların sağlık durumlarında pozitif yönde dikkat çekici değişimlere neden olabilir. Herhangi bir yan etkisi yoktur ve kişiler CPAP maskesine alıştıklarında yaşam kalitelerinin arttığını fark edebilirler.

 

Uyku apnesi hastalığı bütüncül bir tedavi anlayışı gerektirir. Bu süreçte uyku apnesine neden olan temel faktörler belirlendiğinde diş hekimlerinin kişiye özel tasarladıkları ağız içi aparatlara da KBB uzmanları tarafından gerçekleştirilen cerrahi tedavilere de göğüs hastalıkları uzmanlarına da ihtiyaç duyulur. Her ne kadar tıbbi tedaviler hastaların sağlık durumlarında göz ardı edilemeyecek etki yaratsa da hastaların da yaşam tarzı değişikliği konusunda kararlı olmaları gerekir. Uyku apnesine neden olan faktörler ancak bu şekilde azaltılır ve kişi bu ciddi uyku bozukluğunun etkilerinden kurtulabilir.