Alerji sorunu yaşayan hastaların hayat kalitelerinin arttırılması ve alerjenler nedeniyle yaşadıkları semptomların giderilmesi adına alerjen türüne özel tedavi planlaması yapılmalıdır. Bu aşamada alerji testleri çok önemli bir yere sahiptir.
Alerjik hastalıklara tanı konulması ve hastanın hangi alerjene karşı duyarlı olduğunun öğrenilip doğru tedavi planlamasının yapılabilmesi adına sıklıkla uygulanan deri testleri Prik ve İntradermal olmak üzere iki farklı yöntemle gerçekleştirilir. Deri testlerinin tamamının sonuçları klinik bulgularla birlikte değerlendirilmelidir. Alerjenler hastanın cildine sürüldüğünde ya da cilt altına enjekte edildiğinde oluşabilecek komplikasyonlar gözetilerek hekim kontrolü sağlanmalıdır.
Astım şüphesinin değerlendirilmesinde ve astım tedavisinin etkilerinin gözlemlenmesinde başvurulan solunum fonksiyon testleri kişinin akciğerlerinin hacmi, akciğerlerindeki gaz değişimi ve akciğer kapasitesi hakkında önemli bilgiler sunar. Alerjenler nedeniyle nefes darlığı yaşayan hastaların değerlendirilmesinde SFT olarak bilinen solunum fonksiyon testi önemli bilgiler sunar.
Astım tanısında çok önemli bir yere sahip olan reverzibilite testi; erken reverzibilite testi ve geç reverzibilite testi olmak üzere iki ayrı şekilde yapılır. Astım hastalarında hava yollarındaki daralmanın geri dönüşümlü olup olmadığının tespit edilmesi amacıyla gerçekleştirilen reverzibilite testinin “erken” yönteminde hastaya SFT yapılır ve sonrasında bronş açıcı etkisi olan ß2 agonist verilir. 15 – 20 dakika beklenir ve SFT yeniden uygulanır. Erken reverzibilite testi sonuç vermediğinde hastaya geç reverzibilite testi uygulanır. Bu test SFT sonrasında hastaya 15 gün süre ile kortikosteroit verilmesi ve sonra SFT uygulanarak ilk ve tedavi sonrası sağlık durumunun karşılaştırması yöntemi ile gerçekleştirilir.
Bağışıklık reaksiyonlarında rol oynayan akyuvarlardan biri olan eozinofil, parazitleri ortadan kaldırmakla görevlidir. Normal şartlarda 1 mL kanda 500’den az bulunan eozinofiller vücutta parazit olduğunda ya da kişi alerjik reaksiyon gösterdiğinde sayıca artar. Bu nedenle alerjik hastalıkların tanısal sürecinde eozinofil sayımı önemli bir test olma özelliği taşır. Eozinofil sayımı kanda, burunda veya balgamda gerçekleştirilebilir.
Açılımı Immünoglübin E olan IgE alerjik reaksiyonlarla ilintili bir proteindir. Normal şartlarda kanda az miktarda bulunan IgE, alerjik reaksiyonlarda artış gösterir. Bir veya daha fazla maddeye alerjisi olduğu düşünülen belirtiler gözlenen hastalardan istenen bu teste ek olarak tam kan sayımı ve lökosit formülü istenebilir.
Anafilaktik şoka giren, deri testi yapılamayacak olan, refraktör döneminde bulunan, anti depresan veya antihistamin ilaçlarını kullanmaya devam etmek zorunda kalan ya da iletişim kurulamayan hastalara alerjene özgü IgE testi yapılır. Alerjene özgü IgE varlığı deri testi ve kan testleri ile değerlendirilir. Alerjene özgü IgE testi ile çapraz alerjik reaksiyonların belirlenmesinde daha doğru bir yaklaşım uygulanabilir.