
13 Ara Radon ve Akciğer Kanseri Arasındaki İlişki
Dünya genelinde en sık görülen kanser türlerinden biri akciğer kanseri. Oluşumunun ardında birçok farklı risk faktörünün bulunduğu biliniyor. Bu risk faktörlerinden biri de radon gazına maruziyet.
Dünya genelinde farklı bölgelerde toprakta ve kayalarda, farklı miktarda bulunan radon; kokusuz ve radyoaktif bir gazdır. Radyoaktif elementlerin parçalanması sonucu doğal yollarla oluşur, topraktan ve kayalardan yer altı sularına, havaya veya yüzey sularına geçebilir. Normal şartlarda fark edilmesinin mümkün olmaması radon maruziyeti nedeniyle akciğer kanseri riskine karşı tedbir alınamamasıyla sonuçlanabilmektedir.
Bu nedenle radon hakkında farkındalığın artması sağlığın korunabilmesi adına önemli bir gereklilik olarak değerlendirilir. Bu yazımda radon ve akciğer kanseri arasındaki ilişkiye dair bilinmesi gerekenler özelinde bilgi bulabilirsiniz.
Radon ve Akciğer Arasındaki İlişki Bilimsel Olarak Kabul Ediliyor
Radona maruz kalma ve akciğer kanserine yakalanma arasındaki ilişkinin kesinlik içermediği yönündeki görüşler doğruyu yansıtmıyor. Radon ve akciğer kanseri arasındaki ilişki, son kırk yılda insanlarda ve laboratuvarda yapılan çalışmalarla kesin olarak kurulmuştur. İlk olarak uzun süre yer altında çalışan uranyum madencilerinde fark edilen radon maruziyeti ve akciğer kanseri riskindeki artış ilişkisi, radonun etkilerinin daha geniş çapta incelenmesinin önünü açmıştır. Nitekim bilim insanları araştırmalarını evlerdeki radon seviyesinin ölçümlenmesiyle derinleştirmiştir.
Yapılan araştırmalar sonucunda radonun akciğer kanseri riskini artırdığı ve üstelik bu ilişkinin ardındaki mekanizma da tespit edildi. Radon gazı parçalandığında, bu parçacıklar alveollere yerleşiyor ya da radon gazı molekülleri, akciğerlerin derinliklerine inerek küçük toz parçacıklarına bağlanıyor. Her iki durumda da sonuç değişmiyor, akciğer hücrelerinde hasar oluşumu başlıyor ve ilerleyen dönemde akciğer kanseri gelişebiliyor.
Binalarda Radon Gazı Bulunabiliyor
Yalnızca madenlerde çalışan kişiler radona maruz kalmıyor. İnsanların çoğu yaşadıkları evlerde, zaman geçirdikleri binalarda bu zararlı radyoaktif gazı fark etmeden soluyor. Evlerde ya da genel olarak binalardaki radon seviyeleri, bölgedeki kaya ve toprak özelliklerine göre farklılaşabiliyor. Topraktan veya kayalardan yayılan gaz, duvarlardaki ve zemindeki çatlaklardan bina içine girebiliyor. Özellikle bodrum katında yaşayanlar ve evde uzun süre zaman geçirenlerin dikkatli olmasında fayda var. Evlerin sıklıkla havalandırılması, bodrum katında yaşayan kişilerin taban veya duvarlarda bulunan çatlakları kapatması önem taşımaktadır.
Unutulmaması gereken radona maruz kalmanın herkeste akciğer kanserine neden olmayacağı ancak bu ihtimalin görmezden gelinmemesi gerektiğidir. Özellikle sigara içen kişilerde riskin belirgin ölçüde arttığı bilinmektedir. Sigara dumanı ve radon gazına eş zamanlı maruz kalınması her iki faktörün tek başına olduğundan daha büyük bir risk anlamına gelir. Bu söylemi destekleyen veriler radona bağlı akciğer kanserinin büyük çoğunluğunun sigara içen kişilerde geliştiğini göstermektedir. Fakat içeriğin başında da belirtildiği gibi radonun tek başına da önemli bir tahdit olduğunun unutulmaması gerekir.
Radon maruziyeti hakkında Amerikan Kanser Derneği tarafından yapılanların da bulunduğu birçok çalışma var. Elde edilen verilen radonun akciğer kanserine ek olarak farklı kanser türleri ile de ilişkili olabileceğine işaret ediyor. Fakat sonuçlar akciğer kanseri ile radon arasındaki ilişki kadar güçlü bir veri sunmuyor. Bu radyoaktif gazın farklı kanser türlerine olan etkileri doğrultusunda daha çok çalışma yapılması gerekiyor.
Sorry, the comment form is closed at this time.